top of page

Dijital Platformlar ve Beraberinde Getirdikleri Sansürler

  • Yazarın fotoğrafı: Can Turbay
    Can Turbay
  • 15 Haz 2022
  • 2 dakikada okunur

Şanlı Türk milleti olarak iki şeyle fazlasıyla içli dışlı hale gelmiş bulunmaktayız: biri zamlar, diğeri ise sansürler. Bugün, ülkemizdeki sinemaya uygulanan çeşitli kavramların çeşitli yollarla kontrol altına alınması anlamına gelen sansürleri konuşacağız. Çoğunlukla kamu yararını sağlamak amacıyla yapıldığı söylense de ifade özgürlüğünü kısıtlayan bu yasaklara özellikle dijital platformlarda karşılaşıyoruz. Evet, televizyonda yayınlanan Türk dizilerinde onlarca şiddet, silah, kavga, tecavüz veya psikolojik şiddet içeren sahne olmasına rağmen onlara gelmiş sansür sayısı henüz bir elin beş parmağını geçmiş değil.


Öncelikle şunu söyleyelim, ilk defa bu kadar yoğun ve anlamsız bir şekilde sinemaya uygulanmıyor sansür. Türk sinema tarihinde politik ve milli değerler sebep gösterilerek sayısız film ya yasaklandı ya da değiştirilmek zorunda kaldı. İşin garip yanı bu filmlerin nerdeyse hepsinin katıldığı yabancı festivallerden ödülle dönmesi. Buna en iyi örnek de “Türkiye’yi kötü gösteriyor” denilerek sansürlenen Yol filminin Altın Palmiye'yi kazanması (ki film günümüzde de halen en iyi Türk filmleri arasında yer almaktadır).


Günümüze gelecek olursak, 2019 yılında 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Desteklenmesi ve Sınıflandırılması isimli yasada yapılmak istenen değişikliklerin kabul edilmesiyle birlikte gelen “Değerlendirme ve sınıflandırma sonucunda uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamaz.” cümlesini değerlendirdiğimiz zaman karşımıza çıkan durumla sansürün iyiden iyiye kanuni bir zemine oturduğunu görüyoruz. Burada sizi daha fazla detaya boğmamak adına sözün özünü söyleyecek olursak iktidarın isteklerine hizmet etmeyen herhangi bir yapım “uygun olmadığı” gerekçesiyle yasaklanabilir. Eğer bir film bu damgayı yediyse, herhangi bir gösterimde de sinemaseverlerle buluşamayabilir.


Maalesef bahsettiğimiz bu durumun çerçevesinde şu an sansürlerin uygulama alanı dijital platformlar. Zira RTÜK aynı yıl yayınladığığ yönetmelikte internet üzerindeki yayınları denetlemenin ve yayın yapabilmek için kendilerinden lisans satın alma zorunluğunun önünü açtı. Yönetmeliğe göre medya kuruluşlarının “tarafsız, hakkaniyet ölçüsünde ve ayrımcılık içermeyen” yayın yapması gerekirken RTÜK'ün sansür uyguladığı veyahut direkt ilgili platformdan kaldırdığı yapımları incelediğimizde bu kararın taraflı ve ayrımcı bir bakış açısıyla yapıldığını görüyoruz, hakkaniyeti mi soruyorsunuz? Ondan hiç bahsetmeyelim bile!


Şimdi size bu konudaki örnekleri anlatmaya kalksak sayıları gittikçe arttığı için birkaç podcast süremizi ayırmak durumunda kalırız. Yani dostlar allah kitap aşkına ''eşcinsel karakter nedeniyle iptal edilen Türk yapımı Netflix dizisinin İspanyol yapımı olarak yayınlanacak olmasından mı yoksa The Boys'un üçüncü sezonunun, Amazon Prime Türkiye'de sansüre uğramasından mı bahsedelim. Ya da tüm dijital platformların bu yasaklayıcı zihniyet karşısında maddi kaygılar nedeniyle susmaları ve tabiri caizse itaat etmelerinden mi konuşalım? A aslında bu güzel bir fikir hatta bunu ülkemizde yayın hayatına bu ay başlayan Disney Plus'ın korkaklığıyla örneklendirebiliriz. Evet Disney Plus ülkemize hızlı ve rekabeti arttıran bir şekilde gelse de kendi sansürünü de beraberinde getirdi.


RTÜK'ün herhangi bir uyarısı veya cezası olmadan, Disney oto-sansür uygulayarak bünyesindeki nerdeyse tüm LGBTQIA+ karakter içeren içerikleri yayına açmadı. Platforma VPN ile başka bir ülke üzerinden giriş yaptığımız Onur Ayınız Kutlu Olsun'' başlığı altında bir koleksiyon ve bu koleksiyonda da birçok filmle dizi olduğunu görüyoruz. Türkiye kütüphanesinde bu kısımda yeller esiyor. Bu noktada karşı tarafın argümanları hep biz izlemek istemiyoruz veya ya bunları çocuklar izlerse oluyor. Yaş sınırı, ebeveyn kontrolü ve şifreleme şeklinde üç tane sistem var. Herhangi birine basıyorsun, hiçbiri çıkmıyor. İçeriği getirmemek değil yani bunun çözümü.


Disney'in bu politikası oldukça yanlış. Dijital platformların unuttuğu şey: ''Sen ortaya ürünü koyarsın, tüketmek karşı tarafa kalır.'' Bu seni ilgilendirmez ve buna herhangi bir sınırlama getirmeye hakkın yoktur. A eğer böyle bir politika izleyeceksen de önceden hepsini nesnel bir şekilde izleyicilerine açıklaman da şart. Yoksa bunun adı iki yüzlülükten başka bir şey olmaz.

 
 
 

Comments


“Günaydın! Olur ya belki sizi göremem; iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler ! ”

  • You Tube
  • Instagram
  • Twitter
bottom of page