İyi Bir Film Görebilecekken Tom Holland'ın Götünü Gördüğümüz Film: Chaos Walking Spoilersiz İnceleme

Merhaba sevgili sinemaseverler, kitaptan uyarlanan filmlerin akibetini hepimiz biliriz. Çoğunlukla kitabın kalitesinden dolayı iyi şeyler vadedip beklentiye sokan filmler sonrasında bizi dolar kuru gibi büyük bir hüsrana uğratır. Burada istisnaların kaideyi bozmadığını göz önünde bulundurarak konuştuğumu söylemem gerek zira kitaptan uyarlama üst düzey filmlerin de olduğu bir gerçek. Bugün bahsedeceğim film de maalesef ki bahsettiğim türden(buradaki maalesefin altını çizmek istiyorum çünkü bu filmi eleştrilere rağmen birkaç sebepten dolayı, büyük umutlarla gecenin beşinde izledim ama sonrasında kendimi bir yandan yapımcılara söverken bir yandan da tüm seriyi internetten satın almaya çalışırken buldum kendimi).

Filmin kısaca sinopsisinden bahsetmek gerekirse: Yeni bir gezegene yerleşen kolonistler, çok geçmeden kendilerini bir tuhaflığın içinde bulurlar. Zira bu gezegende erkekler, birbirlerinin düşüncelerini duyabilmektedir. Hatta “vesvese” denen ve sadece erkeklerde ortaya çıkan bu yeni duyu, çeşitli imgelere de bürünebilmektedir. kadınların tamamının öldüğü, erkeklerin ise birbirilerinin düşüncelerin vesvese ile duyup görebildiği bu distopik bir dünyada, Violet adında gizemli bir genç kadının ortaya çıkmasıyla değişen dengeleri anlatıyor bu film.

Öncelikle, film üç ciltlik kocaaaaman bir seriden uyarlama, ama bu hangi dehanın düşüncesi ise filmin süresini sadece yüz on dakika tutup bu üç kitabı sığdırmaya çalışmış senaristler. İlk büyük hata da bana göre burada. Hem seriyi okumuş hem de filmi izlemiş bir arkadaşımla konuştuğumda, kendisi önce bu seriyi tek bir filme sığdırmanın imkansız olduğunu sonrada seride birçok önemli kısmı ve detayı atlayıp işlerine göre değiştirilmiş olduğunu söyledi. Tabii ki de tamamen kitaba sadık kalınması beklenemez fakat seriyi okumamuş olsanız bile bu kesilip atılan detayların varlığını hissedebiliyorsunuz dostlarım.

Hikayeye ön bir giriş yok, film bize bu evrenle ilgili hiçbir şey anlatmadan şak-gadanak diye başlıyor. Daha ilk dakikadan baba bir dakika biz nereye geldik diye sorduğunuz soru filmin sonunda da aynen koruyor belirsizliğini. Hikayenin en ufak bir geçmişinin olmaması, hem hikayenin geri kalan akışını anlamamızı zorlaştırıyor hem de sonrası için fikir üretmemizi imkansıza yakın kılıyor (Bir parantez gireyim ben filmi izlerken o anki sahne ve ardından gelecek sahne hakkında ne kadar çok fikir üretirsem seyir zevkim o kadar çok artıyor). Hal böyle olunca siz filmden kopabiliyorsunuz. Ayrıca ilk defa gösterilen bir karakterin; yerine veya bir durumun açıklaması yok, yani bu şimdi bize gösterildi de ilerleyen dakikalarda açıklığa kavuşturulup ana hikayeye bağlanır diye bekliyorsanız: ÇOK BEKLERSİNİZ.

Filmin en güçlü yanı bana göre uyarlandığı kitap, gerçekten güçlü bir senaryo vadediyor. Aslında filmin size anlatması gereken çok şey var ve bunlar sandığımız kadar da distopik değil. Kadınların, erkeklerin düşündüğü tüm şeyleri harfi harfine görüp duyması sonucunda bu iki tür arasında çıkan anlaşmazlıklar ve erkeklerin kendi düşüncelerine dayanamayıp delirmesi durumları işlenmesi gerekenden çok daha az işlenip yüzeysel bakılmış. Bunun haricinde olayların da çok hızlı geçtiğini söylemem gerek. Sanki atlı koşturuyor da her şeyi oldu da bitti maşallah modunda anlatmışlar. Bu yüzden sahneler arası kopukluk bir hayli fazla, sahneler arası geçişler ise çok özensiz.

Filmin kurgusu hakkında da aynı şeyi düşünüyorum. Ayrıca, çoğu sahnede dramı veya gerilimi seyirciye vermek için fonda fazla müzik kullanılmış. Karakterler o esnada uzun uzun bakışsalar kendinizi herhangi bir Türk dizisini izliyormuş gibi hissedebilirdiniz. Yönetmenimiz aynı zamanda Edge Of Tomorrow ve Jason Bourne gibi filmlerin de yönetmeni. Başarılı denilebilecek bir filmografiye sahip olmasına rağmen bu filmdeki yönetmenliğini tartışmaya açardım kesinlikle. Kamera kullanımı ve açıları özellikle kovalamaca ve aksiyon sahnelerinde seyirciyi içine çekme konusunda vasat bir performans sergiliyor.

Sağlam bir konu, oyuncu kadrosu ve görece iyi bir bütçeye sahip olan filmimiz, yaklaşık bir buçuk saat daha uzun olsa veyahut da bir seri halinde çekilse eminim ki çok daha göze hoş gelirdi. Bir gün hak ettiği uyarlamayı çekmeleri ümidiyle benden şimdilik bu kadar dostlarım. Beni dinlediğiniz için gerçekten çok teşekkür ederim, hoşça kalın!