Kolundaki Sargı, Yaşadığı Suçluluğun Anahtarı: Close-Oscar Aday İncelemeleri
- Can Turbay
- 26 Oca 2023
- 4 dakikada okunur
Belçika´nın Oscar adayı olup kısa listeye kalarak bu sene "En İyi Uluslararasi Film" dalında yarışacak olan Close, filmin senaristi ve yönetmeni Dont’un eski ilkokulunu ziyaret ederken kendi zorlu yıllarının duygularını hala taşıdığını fark etmesiyle ortaya çıkmış. Bu duyguları hatırlamak ve anlamlandırmak için masa başına oturan genç yönetmen ilk olarak dostluk, yakınlık, korku ve erkeklik gibi kelimeler yazmış. Filmi izledikten sonra siz de bu anahtarlarına hepsine tek tek ulaşıyorsunuz fakat bunun sonucunda yönetmenin kaygısını anlıyor musunuz veyahut size tam anlamıyla ulaşıyor mu? İşte orası şüpheli olabilir! Zira film, üzerine inşa olduğu bu kelimeleri dallanıp budaklandırılmış katmanlı bir hikayeyle veya hemen gidip telefondaki notlarım uygulamasına kaydedeceğimiz türden replikler barındıran diyaloglarla anlatmıyor. Bu bilincli tercihinde bunlar haricinde elinde tek kalan seçeneğe sımsıkı sarılıp filmin neredeyse tüm sahnelerine yedirmeyi başarıyor: görsel anlat ve oyuncu performansları yani bakışlar ve jestler.
Sinemanin en temel altın kurallarindan biridir, bir plan veya sahne ile gösterebildiğin şeyi seyirciye diğer tekniklerle anlatmaya çalışmamak, sadece göstermek. Close da tahminimce sırtını iyiden iyiye bu kurala dayıyor. Oldukça az diyalogun bulunduğu filmde, zaman zaman her bir karakterin konuşmasını, ne düşündüğünü anlatmasını ve tabiri caizse taraf olup rahatlayabilmemiz icin bize kusurlarını vermelerini istiyoruz. Olaylar birbir patlak verirken bağırıp çağırmalar hatta her şeyi açıklığa kavuşturacak tartışmalar arasak da film, tüm bu arayış ve isteklerimizi görmezden gelip kendi yolundan gidiyor. Bu sebeple hiçbir karakterin geçmişini veyahut duygu/düşünce yapısını bilmemekle birlikte herhangi bir yakınlık kurabileceğimiz kadar da taraf olamıyoruz. Yani tüm süre boyunca yargılama konusunda elimizi ayağımızı bağlayan bu film, bizi bir koltuğa oturtup "bak bu yaşananlar, bunlar da sonrasında oluşan duygular! Al şimdi bunları ve sakın yargılayıp düşünme, sadece hisset ve empati kur" diyor. Bu kadar çok hissin üzerine kurulan filmin herhangi bir duygu sömürüsü yaratmaması da takdir edilesi.
Bu yüden Remi`nin ölümünün nasıl olduğu hakkında (intihar haricinde) hiçbir şey bilmiyoruz, ortada herhangi bir polis soruşturması bile olmuyor, ailesinin tam olarak ne hissettiğini veya yaşadığı tramvayı evlerine konuk olarak görmüyoruz. Böyle şok edici bir olayın üstüne duygular ve yargılamalar hâkim olmuyor, sadece hislerin ortalıkta dolaşmasını seyrediyoruz. Bir bakıma bu yüzden de Remi ile Leo`nun arkadaşlıklarına veya ailelerine dahil bildiğimiz şeyler oldukca kısıtlı, bana göre hiçbirinin backgroundu bilinçli olarak verilmemiş.
En dikkat kesileceğimiz hisler kuşkusuz Leo`nun sahip oldukları. Ne yazık ki yaş fark etmeksizin birçok insanın maruz kaldığı bir zorbalığa uğrayan Leo, Remi ile kardeş gibi oldukları dostluğuna ket vurmak zorunda kalır. Bu yaptığı hata veya bencillik gibi görünse de ben de dahil olmak üzere birçok kişi o yaşta bu probleme karşı en kolay çözümü tercih edecektir. Bu yaptığının yanlışlığını, çok sonradan fark edecek Leo kısa vadede işlerin yolunda gittigini düşünmeye çalışsa (özellikle kaçış olarak spora gitmesi) da hiçbir şeyin Remi ile dostluğundan daha güzel olmadığını her fırsatta hissetmektedir. Fakat bu hissini kabullenemeden o sarsıcı olay gerçekleşir ve Remi aramızdan ayrılır. İşte tam da burada oldukça ağır bir baskı altında kalan Leo`nun kendisine itiraf etmesi gereken oldukça önemli iki husus vardır. Kendi kendine yarattığı dayanılmaz baskıyı yine kendi itiraflariyla çözecek olan Leo`nun bu yolculuğunu bir büyüme hikayesi olarak da görebiliriz.
Hem bu yolculuğun nasıl sonlandığını hem de başta bahsettiğim filmin anlatı tekniğini iki sahne üzerinden göstermek istiyorum. İlk olarak Leo, kendisini kolunu sarılırken gördüğümüz sahnede oldukça masum bir şekilde gözyaşlarını tutamaz ve ağlamaya başlar. Kolunun kırıldığı için ağladığını düşünen babası ve doktoru onu teselli etmeye çalışsa da Leo orada Remi`nin intiharıyla ilgili içsel sorgulamasının sonuna gelmiş olup artık kendisinin suçlu olduğuna bizzat kanaat getirmiştir. Bu sebeple kolundaki kırığın yarattığı fiziksel acı duyduğu pişmanlık ve Suçluluğun yanında sinek ısırığı gibi kalmaktadır.
Ayrıca buradaki sargıyı Leo`nun yaşadığı suçluluk hissi olarak da görebiliriz. Zira kendisine olan itirafi ile gelen farkındalık ağlaması ile kolunun tamamen sarılması sembolik açıdan oldukça bağlantılı. Hemen sonraki sahnede tüm arkadaşlarının sargısına imza atması ise bu suçluluğunda ve belki de hatasında buna söz ve davranışlarıyla ortak olan arkadaşlarının etkisini gösteriyor. Suçluluğunu bir başkasıyla paylaşıp bu yükten kurtulmak isteyen Leo, Remi`nin annesinin yanına giderek bir bakıma onunla yüzleşir. Bu yüzleşme sahnesinden sonra ise sargının kolundan çıkarıldığını ve Leo`nun tarladaki "arkasına bakarak" koşusunu görürüz, bir yolculuğun sonu...
Yazıya son parantezim de (başta yazdıklarımı somutlaştırmak adına) filmin sonundaki sopa hakkında olacak. Bahsedeceğim sahneden birçok farklı son yaratılabilir olsa da hatta birçoğu sert bir çatışma veya bolca diyalog içerebilecek olsa da yönetmen bir sopa üzerinden oldukça sade ama etkili bir anlatımla gerçekleştirerek seviyeyi bir adım daha yukarı taşımış. Suçluluğunu, kendisinden sonra asıl itiraf etmek istediği kişinin yanına giden Leo büyük bir cesaretle arzu ettiğini gerçekleştirse de henüz bununla baş edecek olgunluğa erişemediğinden dolayı arabadan inip kaçar. Çünkü kendini suçladığı şeyden ötürü zarar görmekten korkar. Son ana kadar ne yapacağını kestiremediğimiz Remi`nin annesiyle Leo arasında çocuğun korkusunu temsil eden bir sopa vardir artık. Hiçbir söz söylenmeden sadece Leo`nun ağlamasını duyduğumuz sahnede Remi`nin annesinin sakince yaklaşıp Leo`ya sarılması, onun çatışma dolu yolculuğunun sonunun kapısını aralar.
Ve son olarak derdim bir suçlu aramak değilse de Remi'nin intiharı kuşkusuz dünyamızda var olan bazı büyük sıkıntılara bir başkaldırı niteliği taşımaktadır. Bundan ders alması gerekenler ise ne Leo ne de arkadaşlarıdır. Zira bu çocuklar o yaşlarda tamamen anne babalarının kopyası olup onların yetiştirmeleri ile hareket ekmetedir bunun haricinde de onlardan gördüklerini kopyalayarak hareket eden bu çocuklar masum olduğu kadar ebeveynleri bir o kadar da suçludur. Sevgili anne baba adayları, arzu ettiğiniz ve hayalini kurduğunuz şey kesinlikle paha biçilmez, bunu tahmin ediyorum. Fakat! Aynı derecede de çocuk oyuncağı olmayıp tüm ilginizi ve dikkatinizi vermeniz gereken bir süreçtir. Lütfen sorumluluğunuzun farkına varın.
Comments